Daha 3 yaşındayken almışım elime kalemi ve bulduğum her boş yere birşeyler karalamışım.Bigün oturmuşum camın kıyısına ve başlamışım karşı apartmandaki çamaşırlarını asıp günlerce toplamayan kadının yaptıklaırnı çizmeye.Tabi evleri arabalarıda çizmişim.Bazende bu kadar sessiz kalmak yeter deyip başlamışım evin içindeki elektronik aletleri söküp takmaya...Hatta günün birinde işi abartıp televizyonun kablolarını dilime değdirmişim,elimi ısırdığı gibi dilimide ısırır mı diye.Beklenen olmuş tabi,düşük voltta da olsa,canımı bir güzel yakmış.Tabiyki bu beni korkutmamış.Büyüdükçe daha bir elektrikçi edasıyla tamir etmişim bozulanları...Ama bu sırada içimdeki resim aşkını geriye atmışım taki orta okul son sınıfa gelene kadar.Bir öğretmenim vardı,bana yeteneğimin olduğunu ancak sıkı bir çalışmayla çok daha iyi olabileceğimi söyledi.Bunun üzerine ben aylarca gece gündüz demeden yorulmadan çizdim...Spor'un ve sanatın çeşitli dallarıyla uğraşıyordum.Malesef ki hepsini aynı anda sürdüremeyip sanat ve spor arasında bir tercih yapmak zorunda kaldım.Tercihim sanattı.Ve yolumuda çizdiğime göre artık koşabilirdim istediğimide doğru fakat olmadı.Deneyimsiz ve bilgisiz personellerin kurbanı oldum.Çok istediğim Güzel Sanatlar sınavına giremedim. Tabi tüm zamanımı resime harcayınca sınav sonucumda pek parlak gelmedi.Bunun üzerine tercihimi yaptım ve Bilgisayarcı olmaya karar verdim.Meslek lisesinin o kötü imajına rağmen Süper liseye gitmeyip okula uçuk bir puanla yerleştim...Alışmam çok zor olmuştu ama resimle de uğaraşabileceğim okulun sosyal aktiviteleri beni bir yandan da okula çekiyordu.Artık boyut değiştiriyordum.2 yılın sonunda kendimi dergide karikatür çizerken buldum.Daha sonraları ise derslerin ve öss denilen saçmalık sınavının başarılması zorunluluğu bir balyoz gibi tepeme inince'dur' dedim kendime.Artık Ben bir bilgisayarcıyım ve bunun için çalışmak zorundayım.O günden beri de bir daha asla aynı heyecanla karalayamadım birşeyler... Şimdi ise; bir bilgisayarcı olmak istiyorum ve bunun için yılmadan çalışmam,araştırmam gerektiğini biliyorum...Ama diyorum ya resim içimde hep bir ukte.O nedenle bölümde doyuma ulaştığımda yada bölümümle sanatın yollarını kesiştirdiğimde bunu da en iyi şekilde yapmak istiyorum.Şimdi amacım belli; yine üzerine basılmış bir kurabiye gibi olmak istemyorum...Ve önceki gibi köksüz bağsız durmuyorum fırtınaya karşı.Bu sefer başarıcam Ters yönde uçmayı...
Benim elle yakalanacak gibi hayallerim yoktu. Hepsi içi hava dolu uzağa doğru uçan balonlar gibiydi.Ne zaman ellerimi uzatsam dahada uzağa gittiler ve bende elime aldığım kalemle kendime kağıda renkli bir balon çizdim. Şimdi ona sımsıkı sarılıyorum.Biliyorum o beni bırakmıycak...